Saturday, April 10, 2010

Marilyn ölüme giden yolu kendi seçmişti

İSTANBUL - Marilyn ölüme giden yolu ve bu yolda ona eşlik eden kişiyi kendi seçmişti; psikiyatri Ralph Greenson.
Marilyn Monroe ile psikanalisti Ralph Greenson’ın arasında 1960 Ocak’ından, 4 Ağustos 1962’ye kadar Freud’cu psikanaliz yönteminin sınırlarını aşan bir ilişki yaşanır. Marilyn’in rol yapması, ayakta kalabilmesi, sevebilmesi ve ölmemesi için Hollywood psikanalisti Greenson’a ihtiyacı vardır, neredeyse her gün ve her gece. Greenson tüm Dünyanın beraber olmak istediği yıldızla sadece konuşmayı tercih eder, seanslarda, Film setlerinde, telefonda ve hatta Marilyn’e bir aile ortamı sağlamak amacıyla sık sık davet ettiği, karısı ve çocuklarıyla beraber yaşadığı kendi evinde. Ama Marilyn’i içinden çıkarmaya çalıştığı o girdaba psikanalizin kendisi hergün bir adım daha yaklaşmaktadır.
Karşılaşmalar, yazışmalar, filmler, diyaloglar tarihte kimi zaman geriye dönerek, kimi zaman da sona çok yaklaşarak 1960 Los Angeles’ında, 1948 Viyana’sında ve 1955 New York’unda Marilyn’in son yıllarının örerler.
ŞEFFAF, NEREDEYSE VAROLMAYAN O TENİ...Şeffaf, neredeyse varolmayan o teni, süt beyaz vücudu fotoğrafçılara, yönetmenlere ve hatta devlet başkanlarına sakınmadan sunan Marilyn’in psikanalizi ile sadece sözcükler ile kurduğu sert, yıpratıcı ilişkisinin ve güzel olduğunu ilaçlarla unutmaya çalışan bir kadını kendisini yıkıma uğratmak pahasına kurtarmaya çalışan bir antikahramanın hikayesi Marilyn’i Kurtarmak.
Kennedy kardeşler, Anna Freud, Truman Capote, Clark Gable, Frank Sinatra, Arthur Miller’in rol aldığı, nevroz ve şampanya, psikanaliz ve beyazperde, şefkat ve tutku arasında arasında yaşanan bir ilişkinin 'gerçek Roman'ı.

Michel Schneider’a 2006 Interallié ödülü kazandıran roman, Hollywood ve psikanaliz ilişkisini anlatırken, sarışın seks sembolünün fotoğraflardaki hüznü hakkında da ipucu veriyor.
“Bu öyküyü anlatmayı deneyeceğim. Bizim öykümüzü. Benim öykümü. Sonu atılsa bile berbat bir öykü olurdu bu. Daha yaşarken biraz ölü gibi görünen bir kadın üzgün görünüşlü küçük bir kızı elinden tutup sürüklüyor. Kafa doktoruna, sözcük doktoruna götürüyor onu. Doktor onu alıyor ve itiyor. Aşkla ve alçaklıkla dinliyor onu, iki buçuk yıl boyunca. Hiçbir şey duymuyor ve onu yitiriyor. Üzücü, uğursuz bir öykü olurdu bu, ondaki hüznü gideremezdi hiçbir şey, Marilyn’in sanki o kadar güzel olduğu için özür dilercesine gülümseyişi bile.”
Marilyn ölüme giden yolu kendi seçmişti

No comments:

Post a Comment

Note: Only a member of this blog may post a comment.